Damlaların, şakaklarımda buharlaşır,
Karanlığın imbiğinden süzülür, gölgeler.
Gönül yapraklarına çiğ deneleri bırakır,
Puslu sis gibi yüreğime çöker, gölgeler.
Zerreler, yek-vücut olmuş, sinemde,
Çağlayan kürreler oluşturur, kalbimde,
Sevdanın hüznünü taşır, tüm heybetiyle,
İçimde derin vadiler bırakır, gölgeler.
Gam sultanından emir gelir, her gün,
“Aydınlıklara uzanan çıkışları örtün!”
Kandilinde de yağ kalmamış, bu ömrün,
Tüm kapıları yüzüme kapatır, gölgeler.
Katreler doldu, yavaşça kirpiklerime,
Yağmur sonrası güneşi doğdu, içime
Gökkuşağı şuaları süzülür, gözlerime,
Işıklarını hazneme boşaltır, gölgeler.
Sessizlik anaforunda kaybolur, şehir,
Sokaktan su sesi, birkaç tıkırtı gelir,
Huzme kelepçeler, bileklerine geçirilir,
Karanlığın girdabında yok olur, gölgeler.
Ankara – 2000
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz