Üçlerin, Yedilerin, Kırkların gönülleri :
“Açalım Tanrı’mızın katına eI ” dediler.
O sırada dünyadan bir haber geldi anî:
” Esmekte yer yüzünde bîr çetin yel.” dediler.
Aynı haber Uçmakta değince gönüllere;
“Saz ve söz erlerinden, öldü Veysel…” dediler.
Kimi sevinçten, kim! tasadan yandı; “Eyvah.”
“Üçbin yıllık kopuzdan koptu bir tel…” dediler.
Rahmet mi, kıyamet mi… Bu haber neyin nesi?
Derken kapı açıldı; Veysel’e: “Gel.” dediler.
Dokuz huri seğirtti Kevser Havzı üstüne,
Dokuz tas aynı anda doldu ve: “Al.” dediler. ;
Veysel dokuz doluyu içti; dokuz yudumda;
Huriler: “Gitme artık, burada kal.” dediler.
Ve sundular mübarek Tuğba’nın dallarından
Yapılmış bir kopuzu; “Söyle ve çal…” dediler;
“Neyleyim sol cenneti, bendeki aşk olmasa…”
Ervah, hep bir ağızdan: “Berhudar ol…” dediler.
Veysel öptü kopuzu üç kez baş perdesinden…
“Bize Yunus dilinden velvele sal…” dediler.
Ãşık Veysel gezindi tellerde ağır ağır;
“Türk’ün diline şerbet, ağzına bal…” dediler
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz