Zaman, suya sele takılmış çılgın bir değirmen
Anılarımızdan çok şeyi önüne katı, aldı götürdü
Ama unutamadığım bir resim gibi duruyor gözbebeklerimde
Sevdalı kelebeklerin kanatlarına takılan bakışlarımız
Papatyalarım, meleğim ve kara kedim
Aşkın bütün hallerine kapımı kilitledim
Ah ömrüm, yanardağlar gibi yanasıca ömrüm
Yıllar var ki yaşamak denilen şey nedir bilemedim
Yalnızlık fideleri yetiştiren bahçıvanım şimdi
Gitgide büyüyen sensizliğimle baş edemiyorum
Kalbimdeki ağrılarıma mil çeksinler diye,
Dört mevsimden her birine evlek evlek savuruyorum
Oysa her şey henüz dünde kalmış gibi bir tanem,
Özlem ateşlerimi hiçbir kapının ardında bırakamam
Bahçemde baş veren her tohumdan sonra
Kalbimi kuşattı aniden, adı sensizlik olan binlerce çınar
Şimdi mayın tarlasına dönmüş kalbimle baş başa kaldım
Mısralarımda ikimizden kokular taşıyan şair değilim
Hüzün yüklü gemilerimi uzak ülkelere saldım
Umudumun körpe sabahlarına tutunayım diye
Balkonundan Alp dağlarına bakan genç kızı merak ediyorum
Acaba satır satır hüzünlü kaderini mi okuyor diye
Yeniden gurur boyasıyla süslenmiş Kafdağı’nda
Dolunayım şimdi hangi pencereye bakıyor diye
Ben mi? Karasevdasını gül dalına asmış
Ben, yemyeşil umutlarını teker teker yakmış
Yangın yerine dönmüş yüreğiyle anılarının yükünü çeken
Güneşin peşine takılmış umut dolu yaralı Şehzade gibi
Sevda dedikleri son bir dilim ekmek soframıza konsun diye
Ömrümün alaca karanlığında yaşıyorum.
9 Temmuz 2009
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz