Yorulan gözlerimizin feri değil ki
İstesek akşamüstü düşlerine salardık
Ağlamaklı memleketli sevdaları
Kim bilir…
Gece sayfalarını açar mıydı
Ay uyurken
Sofralarını görür müydü ayaz geceler
Üşümüş bir kediyi tanır mıydı karanlık
Açar mıydı yıldızlı kapısını
Uykulu gözlerine aldırmadan
Ay uyurken mi keserdi karanfiller
Hüzünlü kokularını
Parçalanır mıydı coğrafyanın
Elde var sıfır haritaları
Tarih alt üst şimdi…son demleriyse dünyanın
Kır bütün kalemleri
Kır kendi düşlerini
İplerini sarkıt, Akdeniz in asi dalgalarına
Ay uyur bu saatte
Gelir ‘mi’ akşamların oldu yalnızlığın
Son verdiğin bir kaçağın
Heybesinde saklı şimdi
Hayata dair yazdıkların
Ama parçalanan atomlarının
Kıkırdak sıyrılmalarını verdi sana
Ay uyurken öpüyordun kucağında
Masum bir çocuk sandığın alnını
Korkmadın kendi aynalarından
Korkmak, kirlenmektir demişti biri
Oysa ne kadar korkaktı
Bütün söylemi büyük korkulara
Kafa tutar ‘mış’ gibiydi
Elindekilerin toplamı
Yeşil dünyanın hüzünlü sonuydu
Hiç fark etmedi olduğu yeri
Ay uyurken yıldızlı bir gece vakti
Ezdi, geçti, maviyi, yeşili
Gözlerinde ki elayı
Ve yine bir gece vakti, kırmızı bir kalbi
Bir kadehte içti
Tüm kırmızılar şarap ‘mış’ gibi
Mersin
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz