Bu ay duygu doluyum, çok bunaldım, sıkıldım,
Irak’taki zulümleri duydum hepten yıkıldım,

Tam sırasıdır dedim, şehitlere gitmeliyim,
Artık dayanamam, efkarlarımı atmalıyım.

İyi düşünmüşüm, zamanlama da tam isabet,
Tavsiye ederim sana, sen de gel, acele et.

Her taraf kıpkırmızı olmuş, gelincik çiçeği,
Bol fatiha, dua… ޞehitlerin tek içeceği.

Sanırsın mahşer yeri ne kadar da kalabalık,
Duygular dipdiri, ne bir sertlik ne de kabalık,

Bilenler anlattıkça hisler daha da kabarıyor,
Burada ağlanır, gözyaşlarını saklamak zor.

Kimi, dikkatlice arar dedesinin ismini,
Kimi de çeker, küçük çocuklarının resmini.

Kimi hıçkırıyor, kimisi mendil kullanıyor.
ޞehit mezarları gözyaşlarıyla sulanıyor.

Abdülhamid’in tabyalarına ayak bastınız,
Sesi kulağınızda çınlar: “Ne bana kasdınız?

Tabyalarım hala bakımsız, yıkılmış, çöp, koku.
Yeni yaşamış sanki, Onsekiz Mart’taki şoku.

Artık onarın bunları, dünyayı güldürmeyin,
Beni anlamadınız, bari eserleri öldürmeyin.”

Koca Seyit gülüyor, gözü boğaza bakarken.
Daha mutlu, yaramaz çocuk sırtına çıkarken…

Ziyaretçiye eziyet için çok şey yapılmış…
Yeşil Morto Koyu, arabalarla tıkış tıkış.

ޞehitler Abidesi bu sefer daha da durgun,
Göstermelik kazma darbelerinden, çok yorgun,

Salim Mutlu, çok sevdiği şehitlere kavuşmuş,
Sevenler, Alçıtepe’de müzesinde buluşmuş.

Yahya Çavuş, bakarken Ertuğrul koyuna,
Sanki cihad öğretiyor torununa, soyuna…

Sargıyeri… Vahşi Batı’nın tarihteki izi,
ޞehitlerin feryadı o güne götürür bizi.

Mehmet Çavuş çok şanlı şehit, makamı yüksek,
Erişebilir miyiz O’na, bu tempoda yürürsek?

Hala zafer coşkusu yaşıyor, Conkbayırı,
Bayram yerine dönmüş yemyeşil çayırı.

Sfenks hala, Anzak Koyu’na merakla bakıyor,
ޞaşkın Anzaklar, sanki sahile yeni çıkıyor.

Kulaklarımda çınlar topların gümbürtüleri,
Hayalimi kaplar, kaçan düşman görüntüleri.

Çimentepe’ye yol yok, gidiş acaba nasıl?
Zaferin heybetine oradan bakmalı asıl.

Bekleyin, Anafartalar, Suvla , Tuz Gölü,
Elbet size de düşer, ziyaretçilerin yolu.

Gelenlerin sayısı artıyor, her yıl giderek,
Yeniden doğmak için buralara gelmek gerek…

İstanbul – 10.05.2004