Haylaz bir çocuktun sen,
Oynamaktan bıkmadığın oyuncağındım ben.
Her canın sıkıldığında oynardın benle.
Bazen saatlerce elinden bırakmazdın,
Bazen günlerce aklına bile gelmezdim,
Bir köşede hatırlanmayı beklerdim.
Kime kızsan aynı şeyi yapardın;
Önce beni duvara fırlatır
Sonra hıçkıra hıçkıra ağlardın,
Ve parçalanan beni görünce
Biraz daha ağlardın.
Ama her seferinde tamir edilir
Ve tekrar ellerine teslim edilirdim.
O kadar çok parçalamıştın ki beni,
O kadar parçalanmıştım ki
Artık kendi kendimi bile tamir ediyordum;
Akan gözyaşlarını bir daha görmemek için.
Bensiz yapamadığını düşünüyordum,
Her anını benimle geçirmek istediğini.
Ama unutmuşum
Büyüyordun.
Ve birgün
O kadar büyümüştün ki
Gözlerin bana
“Artık sana ihtiyacım yok” dedi,
Ve ellerin
Beni bir kutuya hapsetti.
Rutubetli, küçük bir odanın
En kuytu köşesine bıraktın beni.
Giderken arkana bile bakmadın,
Kapıyı kapattın,
Gittin.
Bir daha geri dönmedin.
Haylaz bir çocuktun sen,
Oynamaktan
Ve parçalamaktan bıkmadığın
Sıradan bir oyuncaktım ben.
Rutubetli, küçük bir odanın
Yani kötü bir dünyanın
En kuytu köşesine bıraktığın
Sıradan bir oyuncak.
Giresun – 06.01.2007
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz