Eğer ölürsem bir kitap yazamadan erken;
Yazdıklarımı derleyin; mahlası “erken ölen”…

Erken ölürsem eğer, kızımın büyüdüğünü görmeden;
“Denizler” bir araya gelsin okyanuslara ermeden…

Erken ölürsem eğer hani dostlarımdan önce;
Onlara geciksin diye oyun etmişimdir azraile…

Erken ölürsem eğer ve kalmışsa görmediğim yerler, okumadığım kitaplar;
Matemimi tutsun ören yerleri ve sahaflar…

Ölürsem erkenden, hani bir de sabah vakti ise eğer;
Uykuyu severim kalkamadıysam ondandır meğer…

Eğer ölürsem erken ve küskünsem herhangi bir dosta;
Hiç üzülmesin ruh varsa eğer sevgi de vardır o ruhta…

Ölürsem erken eğer anamdan, babamdan ve hatta eşimden;
Çok kızarım gelmek isterlerse hemen peşimden…

Ölürsem eğer erken ve kim vurduya gidersem bir hiç uğruna;
Kim vurdu demem hiçlik uğruna şehidim artık ben…

Eğer ölürsem erken,
Yas tutmayın, tutulmuş bir yas getirin, bir de yastık
Başımın altına koyun ben yatarken…

Ölürsem erken, hayat denen bu oyunda eğer;
Yıldızı değil figüranıymışım yaşamın meğer…

Eğer ölürsem erken, torun torba görmeden hani;
Torbadan vazgeçtim torunumu görseydim bari…

Eğer ölürsem erken, göremeden yoksulu zengin;
Bu ölüm ölüm değil bir daha geleceğim kesin…

Eğer ölürsem erken;
Mola versin doğa ölümlere bir an
Ben ölümü yaşarken…

Eğer ölürsem erken yurdumda bir devrim göremeden;
Cenneti cehenneme, cehennemi cennete çeviririm yukarıda ben…

Erken ölürsem bir de sanatsalsa eğer;
Erken merken demeyin alkışlayın yeter…

Ankara