04.03.2009/İSTANBUL

Henüz taze ayrılık hemen sızlamaz yara
Kalbin nasıl hissetsin yokluğumun gamını
Vefasız yüreğinde hasret denilen çıra
Tüttüğünde görürüm ben senin endamını

Düğün senin düğünün dök kurdunu pasını
Çeşmen akıyor madem dolduruver tasını
Ummadığın bir günde ayrığın yasını
Güttüğünde görürüm ben senin endamını

Ben bu aşkın uğruna çekerken onca çile
Anlamadın sevdamı düşürdün beni dile
Yalnızlığa sarılıp bin bir pişmanlık ile
Yattığında görürüm ben senin endamını

Yanaşırken gönlüne hüzün yüklü bir gemi
O ıslanmış gözlerin elbet arar gölgemi
Bir karanlık sokakta hayatının son demi
Bittiğinde görürüm ben senin endamını

Bir birine karıştı gecem ile sabahım
Hiç zoruma gitmezdi bilsem neydi günahım
Elbet günün birinde sana olan bu ahım
Tuttuğunda görürüm ben senin endamını

Kaybettim mutluluğu ne arar bende neşe
Çıkmıyor ki yollarım karanlıktan güneşe
Bir gün kendi kendini ellerinle ateşe
Attığında görürüm ben senin endamını

Senin için yıllarca dökerken bunca teri
Görmedin yüreğine bahşettiğim eseri
Bana layık gördüğün türlü türlü kederi
Tattığında görürüm ben senin endamını

Aşkta yanlış yapmadım olmadı asla hilem
Sana sadakatimin ödülüymüş bu çilem
Mutluluğu ararken elemine bin elem
Kattığında görürüm ben senin endamını

Biliyorum sen şimdi anlayamazsın beni
Bilemezsin ne diye yakıp yıktım bu teni
Canım cicim diyenler sırtından vurup seni
Gittiğinde görürüm ben senin endamını

Demek ki ayrılıkmış gönlün senden nasibi
İki yudum içmeden görünüverdi dibi
Hayallerin kaybolup umudun güneş gibi
Battığında görürüm ben senin endamını

Aşkı kesip doğradın ayrılık hızarında
Artık yerin kalmadı gönlümün nazarında
Kendini yosma gibi bir namert pazarında
Sattığında görürüm ben senin endamını