Eğilmemiş bir baş gibi duruyorsun bütün kuşkuların içinde
Bilgelikler doğuruyorsun bana ergen bereketlerini açıp
Üstelik yüreğim de üşüyor sığdırılamadığım kitaplardan
Ve senin bana doğru dönen dünyaların var çünkü
Eğilmemiş bir baş gibi duruyorsun bütün kuşkuların içinde
Yalınlığın ve çıplaklığın ateşten tanımıdır yüzün
Sana gökkuşağı diyorum ama onun kadar var değilsin
Ağzın var,müthiş korkunçlaşıyoruz karşı karşıya gelirken
Şıklar seni topluyor ardımsıra gürültünün elleriyle
Yalınlığın ve çıplaklığın ateşten tanımıdır yüzün
Leyla değil aradığım,sana sancılarımı söylüyorum dinle
Senden önce kanlı öyküler vardı beni delice incelten
Bir uçtan diğerine koşuyorum,bulantılarım artıyor
Beni yanlış okunmuş bir dizeye benzetiyorsun,kahrolsun
Leyla değil aradığım,sana sancılarımı söylüyorum dinle
Ellerin beni deli edecek sana ellerinden haber veriyorum üzerimdeki
Yasaklanıyorum seni bir gerçek gibi hissedince yanımda yatağımdayken
Fahişe değilsin,ustaca sevişiyorsun bunu nasıl yapıyorsun yaşanan
Yaratkan kuşlarla geliyorsun bana rahat bırak tarihimi artık
Ellerin beni deli edecek sana ellerinden haber veriyorum üzerimdeki
Matlaşmayan bir renktesin yağmura adlarından hırçın olanını veriyorsun
Senden sıcak bir mevsim istiyorum pörsümüş sesler arasından
Boyası dökülmüş sulara vuruldum affet beni ey yaşanan
Affet beni ey yaşanan ruhunu ısıt ve yalıtkan kaplara doldur
Matlaşmayan bir renktesin yağmura adlarından hırçın olanını veriyorsun
Aklımda soğuk gölgelerle dolaşıyorum beni nasıl bilirsen öyle seveceğim
Eteklerinden dökülen emer ve güzel çingenelere alıştır beni
Akşam sızmaktadır bacaklarının arasından beni yorganınla ört
Ağlamıyorum,ağlamaktan kastı çirkin aynalara bakmak değil
Aklımda soğuk gölgelerle dolaşıyorum beni nasıl bilirsen öyle seveceğim
Taş değil sen toprağın can yakmayan başka bir biçimisin
Uzun bir takvimden geliyorsun,koşuyorsun ve soyunuyorsun
Bana haberler veriyorsun atların ölümünden kılıçların ışıltısından
Ve hiç geri kalmıyorsun çağının hiçbir acısını çekmekten
Taş değil sen toprağın can yakmayan başka bir biçimisin
Aşkı duyuyorum nasıl olur sen sırtında buz dağlarıyla koşuyorsun
Ben yüreğimde zift düğümleri sana bakıyorum sulak tarlalardan
Çok işçi yüzlü bir taş koyuluveriyor kasıklarıma,sağımda bir denge bitiyor
Sol tarafıma çocuklar saçılıyor,gökyüzünde büyük ülkeler keşfediyorum
Aşkı duyuyorum nasıl olur sen sırtında buz dağlarıyla koşuyorsun
Meylim var sana ,ben aslında çok eskiden müthiş bir yalancıydım
Sana yüreğime dokun diyorum,çelik kanatlar kırk kuşlar bulacaksın
Ben yürüdükçe bu şehir seni gömüyor kaldırımlara,kanıma rüzgarlar sığınıyor
Ben seninle doğmaya alışmış bir zenci değilim ve olamam ey yaşanan
Meylim var sana, ben aslında çok eskiden müthiş bir yalancıydım
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz