Kerpiç odam, kamış dam
Demir parmaklıklı, tel örgülü ufacık pencerem
Karşıda taş duvar, boz toprak, mavi gökyüzü
Gökyüzünde uçan düşlerim nerde?
Nerde daha ilk günde yalnız kaldığım
Aç yattığım, umutla baktığım günler
Bir korku, alaca korku sarmış yürekleri
Akşamın tatlı kızıllığında
Güne baktığım karanlık öğle vakti nerde?
Yaşantının Karabağcasıdır bu
Yürürler üstüme, üstümüze korkak ve sinsi
Esinti keskin, soğuk acımasız
Dumanlı kahve köşelerinde güneşin doğuşu
Gecenin ölüşünü kışın ortasında
Sabaha dek seyrettiğim
Sırtında bidon, önünde eşek, usunda döşek
Sabaha dek, sabaha dek su çeken, dert çeken
Kadınlar, kızlar nerde?
Tek başınalık, acı, umutsuzluk ve susuzluk
Gel, gel içme, gel komaya girme
Soğukta titreme, yum gözlerini, görme geleceğimi
Günlerim, günlerim nerde?
Gece yarısı çoktan geçti, geceler uyudu
Yıldızları sayıyorum gökyüzünde
Önümde üçgen mendil, üstünde resim
Iraktan ırağa dost tekerlemesi
Üçgenin köşelerini kurup ortadan çık diyor
Tatlı bir ses “unut beni, unut beni
Git, git buradan”
Günlerce yolunu gözlediğim
Görüp saniyeler sonrası özlediğim
Nerde?
Üç günlük hasret, üç günlük ayrılık
Dostça el sıkan, gözü yaşlı boynuma sarılan
Minilerim, yavrularım, kuzularım
Haykıra haykıra
Sızlaya sızlaya akan gözyaşlarınız
Şarkılarınız, köçekleriniz, kavgalarınız nerde?
Dostlarım, hastalarım, yabancılar ve daha bir nice
Bir nice canlarım nerde?
Dost görünüp kuyumu kazan
Korkak, hain ve çıyan
Büyükler, büyüklenenler nerde?
Gülmüşsem düşmanıma
Yüreklileri, mertleri övmüşsem içtenlikle
Dostlarım, düşmanlarım nerde?
Karabağ’da son gecem
Ayrılık şarkısı söylüyor uykusuzluğum
Gecemi karartan yalnızlığım
Havlamalar ve horozların ötüşü nerde?
Kaç yüz, kaç bin kişi uyuyor Karabağ’da
Bir ben miyim ay ışığında
Geçmişin karanlığından geleceğe bakan
Geçmişim geleceğim nerde?
Kar yağıyor, kardan adamız
Bembeyaz olmuşuz yürüyoruz
Beyaza boyanacakları arıyoruz
Topa tutuluyoruz, onlarcası yüzlercesi
Daha beyaza boyandık hani nerde?
Fırtına çıktı hainlerin kem gözünden
Ne dostluk kaldı ne düşmanlık
Bırakmadı yalnızlık, bırakmadı güpegündüz
Yüzlerce kişi arasında öğle sıcağında
Yalnızlığımı götüren yürekli kişiler nerde?
Karabağ’dan kalanlar var
‘Hemşerim, yahu, bilmeem, ahh ah, off of
Oy anam, tımam mı canım
Natliyon gı, eze, örgetmenim örgendim
Lan bi get şurdan, def ol eşek sıpası’ baş ağrısı nerde?
Artık göstermeyecek okulun kapısından bakanı
Boz toprağı, mavi gökyüzünü ve yıldızları
Artık göstermeyecek ufacık pencerem
Demir parmaklık, tel örgü nerde?
Yok artık okulun önünde volta atmam,
Öğrencilerimle dolaşmam
Ne gün boyu yürek çarpıntısıyla beklemek
Ne de posta yok artık
Yok, yok artık, yoklar nerde?
Karabağ’da son gecem, son izleyişim yıldızları
Saatlerce donan düşüncelerim
Korkunç çığlıklarla bölünen uykularım
Yıkılan umutlarım nerde?
Hani biri vardı, anlaşılmaz bir sırdı
Dalıp gider, saatlerce durup bakardı
Geçmişi bilinmez, geleceği görünmez
Sevdalı bir öğretmen vardı nerde?
Salim öğretmen nerde?
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz