Binnur’a
GECE: Güneşi Emen Cinayetler Ehli
Bu bir ceninin yolculuğudur
Koştum ve Ağaç’a sığındım
Küsüşümün ışığa olması
ciddi bir intihar illetine ruh üflüyordu.
Derin bir deliliğin dayatıldığı toz kurumu
beni buraya itmişti.
İşte Ağaç’ın sarmaşıklı gövdesi yeşil.
İşte Ağaç’ın yaprakları yeşil.
İşte Ağaç’ın gölgesi yeşil
Ağaç için, binlerce anayla alarmlara göğüs büyüttük
Kuşlardan
yeşilden başka hünerleri olan,
anlamla anlamsızlık arasında,
çiçekli etekler çekip kopardım.
GECE: Gökyüzüne Ezelden Cefa Etim
— Ağaç ey!
ne dokunaklı bir karışımısın evrenin
yada biçilmiş bir uzaklıksın.
Bu uçmak korkun:
ki bu kadar kandın var.
Beni uyarıyorsun.
Sen büyümeme sebep olacaksın.
Kulağımı dayadım ağacın gövdesine.
Ne yangınlar yürüyordu
evinin bacasından damarlarına.
Nal sesleri, kan selleri, fermanlar.
Belki yıkılmak üzere olan bir köprü.
Yağmurun bir başka biçimi:
kan.
Tabutum da olabilir benim
bu bilge adayı Ağaç.
GECE: Geçmişin Elinden Cehalet Ezgileri
Yorgun savaşçıların
en iyi espirisi gün diye bilirdim.
Oysa sonsuz anlamı varmış ölümün.
Özlemin an haklı kılındığı yerdi
Ağaç’ın kendinden geniş rahmi.
Ağaç’ın gövdesine yorgun savaşçıyı çizdim.
Gökyüzündeki döllenmiş bulutlar
bir uyku hali olarak bildiler beni.
GECE: Gülü Eriten Cellat Ekmeği
Bu bir ceninin yolculuğudur
Kimseye ölümsüzlük vaad edilmedi.
Derin bir şarkı gibi ölmek için yaşayın denildi.
Sonra bir vücut aradım ruhum için.
Bir vücuda iki ruh sığdırdım sonra.
Sonra ölümüne seviştim.
GECE: Gerzek Etçiler Cemaati Efsunu.
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz