Değişik düşünceler içinde
Asker postalı kadar garibim.
Ne bir gülümseme, ne de bir sevinç
Milâttan önce de böyleydi yalnızlık
Ağzını bıçak açmazdı, hiç mi hiç…
Dağlar, denizler kadar yalnızlık;
Gece, gündüz ıslık çalar yalnızlık.
Nerede masal akşamları, nerede o sıcak bakış,
Umutlar üşüdü, bahar bahar değil, kış…
Dili yok, gözü yok duvar yalnızlık,
Gece, gündüz ıslık çalar yalnızlık.
Hüzünlü şarkılar söylenir her akşam,
İki gözü, iki çeşme bir yaşam…
Kaf DağıÂnın arkasında bulduk gerçekleri,
Hayalleri, tomur tomur dallarda yaşadık.
Hasret hasret açtı, sevgi çiçekleri
Yıllar yılı gözyaşıyla suladık.
Mağaraların derinliğinde tükenen umut,
Ya da neon ışıklı bulvarların batılı vitrinlerinde,
Nerede gözyaşı var, orada salkım-saçak bulut,
Değiştiremedi bilgisayar kafalı insanlar.
Yapılar ha beton olmuş, ha kerpiç,
Milâttan önce de böyleydi yalnızlık,
Ağzını bıçak açmazdı, hiç mi hiç…
Senin bu alacakaranlıkta sallanan güzelliğin,
Bu taş aynaları çatlatan, korkusuz…
Düşünceler yumağında sonsuza değin,
Al götür, gözlerimi sorgusuz,
Yoktan var etmek bir Tanrıya vergi;
Tut ki, mavi ötelerde mayıs düşlü sabahlarım,
Milâttan önce de böyleydi, sevgi…
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz