Ülkenin ünlü sanayicilerinden biri,
Kuruluşlarının her biri, iri mi iri.
Reytingi yüksek bir televizyon kanalında,
Söyleşi konusuydu, zenginliğinin sırrı.
– Duyduğuma göre önceleri fakirdiniz,
Nasıl oldu da bu serveti biriktirdiniz?
– Hay hay anlatayım, ta başından berisini,
Madem ki siz zenginlik konusuna girdiniz.
Beş kuruşum vardı, pazardan aldım bir limon,
İki katına satınca, kuruşum oldu on.
İki limonu sattım, nakitim oldu yirmi,
Sonra kırk, sonra da seksen; yüz olmuştu, pardon.
Kasayla limonlar alıp satmaya başladım,
Önce bir kasa, sonra da iki. Adım adım,
On kasa, sonra yirmi kasa, kırk kasa derken,
Elli kasalık serveti artık yakaladım.
Yüz, ikiyüz… Soran sıkıldı, sözünü kesip,
– Ve böylece, bu servetlere oldunuz sahip.
– Ne gezer efendim, böyle zengin olan var mı?
Babam bir define buldu, oldu bana nasip.
İstanbul – 20.09.2004
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz