Üye Girişi »     
Ölü Adam

Bir adam ölür bir akşamüstü.
Muhtemel mevsim, sonbahar…
Hazan olur taze yapraklar,
İhtimal, azar azar…
Duyan olur, kimdi bu adam, neyin nesi, kaç yaşında…
Kur’an okur bir körpe kuzu, onüç-ondört yaşında…
Üçü-beşi geçmez belki yürekten ağlayacak…
Oğlu da olmadı fukaranın, şu tabutu taşıyacak!…
Hükümette kaydı da geçmedi bir mal bırakacak…
Sinesinden süzülen bir iki damladır mirası ancak!…
Pişman gözler saf olur sıra sıra…
Sır dolu hıçkırıklar duyulur uzaklardan dura dura…
Yetişir yar dolu bakışlar,
Kuşatır dört bir yanı, yana yana…
Kimsesizler meleği verir mezara, bu sahipsiz naşı
Yorgun ve küskün gövdesiyle dönünce
Kabeye karşı,
Vuslat dansı başlar sonsuzluk öncesi,
Son aşkı!
Cemaat şaşkındır haliyle… Çözülen tılsımdan,
Bir hayli habersiz…
Uzunca, telaşlı kürekler bitirince vazifeyi;
Yavaşça… Sessiz!
Kalınca aşağıda baba,
Yukarıda dört yavru,
Kimsesiz…
Kim bilir!… Uzunca bir ömür,
Belki dertsiz, belki çilesiz,
Ama ya sahipsiz, ya çaresiz!…
Uzatmayalım bu lafı, sadede gelelim;
Sade konuşalım sadece!
Böyledir hayat çözemeyiz biz bu düğümü…
Çözemeyene bilmece
Eğilmedi bu adam, Hak’tan gayrısına
Elbetteki eğilmeyecek!!
İmtihan değimliydi babam bu dünya!
Ne vardı sanki bunda bilinmeyecek!
İyi adamdı vesselam bu adam,
Anlaşılmayan bir şey yoktu, aslında anlaşılmayacak,
Koca dünyaya sığmadı bu adam,
Daracık mezara, nasıl sığacak!!



İzlenme: 36 Görüntüleme
Puan:
1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars (No Ratings Yet)
Loading...
Ekleyen: admin

Yorumlar

Yorum Yaz