Şimdi unutma zamanı dertleri,
Yeniden, yıkıp yıkıp kurma zamanı hayalleri,
Şimdi afaroz vakti,
Ortaçağ şövalyeleri gibi, sinelerde at koşturma,
Şimdi zincire vurup da hisleri
Yeniden yenilenme vakti…
Ey Golyat, gel beni de bul deme vakti,
Şimdi ucuz bir roman kahramanı olup,
Senaryoyu sil baştan edecek kadar kötü,
Aşıkları utandırcak kadar aşık,
Mecnunları gölgede bırakacak kadar, deli,
Seni sana bırakıp da gidebilecek kadar ahmak,
Sesini her duyuşumda delirecek kadar müptela olma vakti,
Seviyorum seni,
Da Vinci şifreleri çözmeye gücüm kalmayacak kadar,
Hayatımı Mozart’ın parmakları gibi feda edemeyecek kadar,
Juliet olmanı bekleyemeyecek,
Belki de vuslata erişemeden kendimi yitirecek kadar, seviyorum…
Pollyanna’ya küfretme vakti,
Ve inadına inadına oturup ağlama…
Dostoyevski gibi bir ‘budala’ ya kendi adını takma,
Umutları denize döküp, yüzeyde kalanlara Arşimet kadar sevinme vakti,
Şimdi eski pişmalıkları yeniden değirmene döküp, dövünme vakti…
Sevda denen şu uçarı çocuğa, Mario Puzo babalığı yapma,
Anasız bu çocuğun yardımına, Gorki ile koşma,
Şimdi tüm romanları, kendi alevleriyle yakma,
Şimdi sevdamızı, roman olacak kadar kutsallaştırma,
Şimdi sana, Leyla gözüyle bakma vakti…
Seviyorum seni,
Belki kendimden, kendinden çok,
Bir gün olsun, hayallerimden kovamayacak kadar,
Her bir roman aşkında, yeniden seni yaşayacak kadar,
Seviyorum işte, sevilebildiğin kadar!
Kelkit/Gümüşhane – 17.08.2007
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz