Her biten günün akşamında,
Ömür taşlarından bir tane daha eksildiğini fark ediyorum.
Hani bundan rahatsız değilim ama
Sen’siz geçtiğine üzülüyorum.
Aslında tam da öyle değil…
Hissetmek istediğimi söylüyorum,
Ya da hissettiklerimi… Bilemiyorum!
Ya da hissettiklerimi bilmiyorum.
Aklıma geliyorsun,
Neden Sen olmayasın diyorum…
‘Denklik ise, denklik’ diye söyleniyorum, kendi kendime…
Acaba öyle mi?
Bilmiyorum!..
Fırtınalı bir okyanusta, pusulasız gemi misali…
Aslına bakarsan fırtına da yok ortada,
Hiç yaşamadığımı yaşamak istiyorum…
Kendi fırtınamı kendim yapıyorum.
Aklıma geliyorsun,
İlle de Sen mi olmalısın diyorum.
‘Hayır’ cevabını da verebiliyorum bu arada…
Ama yine de vazgeçemiyorum,
Neden Sen olmayasın diyorum…
Beni anlıyor musun?
Çünkü ben kendimi anlamıyorum, dardayım.
Sen beni bu hale getirdin.
Aklımın içine düştüğü bu bin bilinmeyenli denklemin cevabı Sende!
Bir şey söyle, müspet ya da menfi.
Bitsin artık bu karmaşa…
Bir O’ndan, bir de Sen’den gelene razıyım!
Ankara – 08.09.2005
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz