Ne sohbetler tüketiyorduk,
Karpuz çekirdekleriyle.
Hep komşu kızları,
Barınıyordu dileklerimizde,
Yıldızlar özgürken güneydoğuda.
Dağlar eşkiya doğurmazken
Herkes ilk taşı,
Atacak kadar gunahsızken.
Ay ışığında kaçak çay,
Bardaklarına gömülürdu,
En mahsum aşk hikayeleri.
Gök yüzünü yırtan,
O ürkütücü sesler yokken.
Gözden düşmüştü mayın tarlaları
Elektirik, televizyon, telefon,
Hatta yollar yapılmış,
Medeniyetle tanışmışken arttı,
Can alıcı yasaklar.
Kısmet olmadı devlet ışığıyla,
Toprak damda yatmak
Güneydoğuda.
Yıldızlı gecelerin sabahlarında
Gölgede ekmek, otlu peynir, karpuzla
Yapılırdı gecelere uzanan,
Günlerin kahvaltıları.
İnsanca olmasada,
Yaşama izni varken güneydoğuda
Yıldızlar altında
Korkusuzca çocuklar
Mayalanırdı analar rahminde
Bende haddim olmadan
Kalem yoruyorum uzaklarda!
Moskova – 16.08.2002
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz