21. yy insanıyım; sıcak, kokuşmuş bir bulamaç gibi pelte pelte,
üst üste devinen milyonlardan sadece biri.
İğreniyorum; hem onlardan hem de kendimdeki onlara dönük yandan.
Bitler gibi sıçrayarak bir pislikten ötekine bulaşıyor korkum.
Zihnimde süregelen hengamede uygarlığımı sorguluyorum.
Doğruyu bulmam olanaksız;
çünkü bunu belirleyen bir otorite yok.
Arzuların ve şehvetin her türlüsü ve
isyanların, sessizliği yutarcasına çınlıyor duvarlarda.
Bu böğürtüler en çok benim duyargalarımı aşındırıyor.
Her sükunet arayışımın yanı başında bir savaşım,
her coşkunluğa set çeken bir hüzün
ve şu zaman dilimini boğan is kokusu ruhuma musallat oluyor.
Geçmişimde bir köşecik arıyorum zaman zaman.
Kimsenin göz sürmediği, el etmediği…
Sorgulamalarımı bir çiviye asıp çırılçıplak o köşede oturmak istiyorum.
Orada bile peşimi bırakmıyor benliğimin gölgesi.
Parçalanmış kişiliğim dört bir yandan çekiştiriyor beni.
Kendim olamayışımın sorumlusu başta korkum.
Bu korkunun bedeliyse yalnızlığım.
Hayata değin sezinlediğim ve kavradığım bir akış hali var.
Bu hissi yaşamın gerçekliğinde doğrulamadan
ve bu gerçeklikten soyutlanmak adına
içimde kabaran arzudan kaçmadan geçirebileceğim kaç saniyem var?
Kendim için en büyük tehdit yine benim…
Şimdi ruhunu yavaşlat ve bekleyişleri anımsa;
saatler, günler, aylar süren…
Bu bekleyişlerin her biri ne büyük birer kaybolma aslında.
Ruhumun derinliklerinde kendime yönelik bir misillemenin,
bir isyanın ilk kıpırtıları ayrıca…
Tüm yargılamalarımın ardından iç surlarımı yıkmaya başlıyorum artık.
Benliğimi sınadığım karar odalarından her çıkışımda biraz daha eksiliyorum,
tıpkı denize dökülmeden önce biriktirdiği tüm tortuyu geride bırakan bir akarsu gibi.
Yok etme fırsatını kolladığım uygarlığımın çukurunda ateş,
nefret ve yine korku var.
Korktukça kalabalıklarda ayrımsadığım şizofren karaltılar çoğalıyor.
Aslında her şeyi istediğim hale getirebilecek kadar güçlüyüm
ve kendime acı çektirmek uğruna başkalarımı yönlendiriyorum.
Her hamleyi eksiksiz hesapladığım halde
sonucu görünce hayretler içine düşmüş bir havam oluyor.
Böylece suçu başkalarına atıyorum.
En çok sevgiyi kullanma biçimimden dehşete kapılıyorum
Çünkü o, paranoyalarımı kamufle etmek için kullandığım bir araç sadece..
Antalya – 14.09.2002
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz